29 Temmuz 2013 Pazartesi

               ARKADAŞLIK ÜZERİNE DÜŞÜNCELER

  Arkadaş ya da dost gibi kavramlar her şeyden öte sırtını dayayabileceğin o sıfatları taktığın kişilere sonuna kadar güvenebileceğin kişilerdir bana göre.Gerçek arkadaşlık maddi beklentiler,değişik düşünceler,siyasi ve sosyal konumlarla çerçevelenen bir şey değildir.Gerçek arkadaşlık zamanla gelişen ve paylaşılan duyguların oluşturduğu bir bütünden meydana gelir.Bu nedenle çevremizde çok değişik arkadaşlıklar vardır: ev arkadaşlığı,iş arkadaşlığı,okul arkadaşlığı,mahalle arkadaşlığı vs. vs. bu örnekleri çoğaltmak elbette mümkün.Ancak en zoru gerçek bir arkadaş sahibi olabilmektir.
            Günümüzde iyi bir arkadaş ondan da öte iyi bir dost bulabilmek o kadar zor ki.Karşılıklı menfaatlere dayanan insan ilişkileri ne yazık ki kendini bu noktada da gösteriyor.Hiçbir duygunun temiz ve saf olmadığı yaşamımızda belki hiç dokunulmayan,başkaları tarafından kirletilmemiş arkadaşlıklar da vardır kim bilir...Dostluk, tek bir tanımı olmayan bir kavramdır: Paylaşmak, güvenmek, fedakarlık ve açık sözlülüktür
           İnsanların yaşamlarında karşılaştıkları birtakım güçlükler vardır.Dünümüzün bugünümüzle bir olmadığı şu dünyada tabi ki de sürekli duygu değişimleri içine giriyoruz.Kimi zaman kaliteli vakit diye tabir ettiğimiz mutlu ve güzel anlar yaşarken, kimi zaman da üzüntü ve elem içerisinde günler geçiriyoruz.İşte böyle anlarda arkadaşlığın değeri konusu rol alır.Ben sadece iyi zamanlarımda yanımda olan kişilere arkadaş demem.Olsa olsa benim için bir 'tanıdık'tan öteye geçemez.İyi arkadaş en kötü gününde de yanında olandır.Seninle ağlayıp,seninle gülebilen,duygularını paylaşıp,seni anlayabilen kişi gerçek arkadaştır ve böyle bir arkadaşlık kurmak gerçekten çok zordur.Artık her şeyi çabuk tüketmeye alıştığımız için bu kavramları da gelişen dünya ile birlikte yavaş yavaş kaybediyoruz aslında.
            Bir de arkadaş dost sevgili kanka gibi kavramlar arasında o kadar farklılıklar var ki.Bu konu hakkında Hıncal ULUÇ'un 'Arkadaş...Dost... Sevgili... Sizce hangisi?' isimli kitabından ufak bir alıntı yapmak istiyorum:Yapacak bir şey bulamadınız...Vaktiniz bomboş...Telefon defterine bakıp birini arıyorsanız,bilin ki o arkadaştır...Kendinizi yalnız,çaresiz hissediyorsunuz...Sıkıntıdasınız...Başınız dertte...Maddi olmasa bile manevi bir desteğe ihtiyacınız var...Her neyse...Özeti başınızı yaslayacak bir omuz arıyorsunuz...O zaman ararsanız...Onun adı,dosttur...İki eliniz kanda...Vaktiniz hem de nasıl dolu...İşler,toplantılar,randevular,seya- hatler,okul,berber,kuaför,terziler,daha aklınıza ne gelirse...Kendinize ayıracak zamanınız yok...İmkansız...Bir saniye bile bulmanız mümkün değil...Eğer birisi için imkansızı aşıyorsanız,eğer birisi için olmayan zamanı yaratıyor ve ona koşuyorsanız,kıymetini bilin...O en güzelidir,o en harikasıdır.O muhteşemdir.O sevgilidir...
      Bu konu hakkında daha önce okuduğum ve aklıma gelen bir hikayeyi de paylaşmak istiyorum:Bir zamanlar iki arkadaş çölde yolculuk yapıyorlardı Yolun bir yerinde aralarında tartışma çıktı ve arkadaşlardan birisi diğerinin yüzüne tokat attı Tokat yiyen arkadaşın canı yanmış kalbi kırılmıştı; ama hiçbir şey demedi sadece eğilip kuma şunları yazdı:
"Bugün en iyi arkadaşım yüzüme tokat attı"
Yürümeye devam ettiler Suları bitmek üzereydi Neyse ki sonunda bir vahaya ulaştılar Doya doya su içtiler mataralarını doldurdular Sonra suda yıkanmaya karar verdiler Tokat yemiş olan arkadaş suyun balçıklı kısmına takıldı Git gide batıyordu Ama arkadaşı hemen atılıp onu kurtardı Suda boğulmanın eşiğinden kurtulan arkadaş biraz ötedeki bir kayanın yanına gitti ve kayanın üzerine şu yazıyı kazıdı:
"Bugün en iyi arkadaşım hayatımı kurtardı"
Diğeri sordu:
Senin canını yaktıktan sonra kumun üstüne yazmıştın şimdi ise bir kayanın üstüne yazıyorsun neden?"
Arkadaşı ona şöyle cevap verdi:
"Birisi bizi incittiğinde, bunu kumun üstüne yazmalıyız Ta ki affedicilik rüzgarları onu kolayca silebilsin Fakat birisi bize iyilik yaptığında onu kayanın üstüne nakşetmeliyiz ki Ne öfke ne intikam rüzgarları onu oradan silemesin

              İşte böyle bir şeydir aslında arkadaşlık ve dostluk kavramları.Hiçbir çıkar ve menfaat beklemeden karşılıklı güven, sevgi sadakate bağlı dünyanın en güzel duygularından biri...Çevreme baktığımda kimin arkadaş kiminse 'tanıdık'olduğunu bazen ayırt edemiyorum.İnsanlar o kadar ikiyüzlü olmaya başladı ki.Bunda hem gelişen dünya koşulları hem de artık eskisi gibi küçük olmamamız ve gerçek hayat kavramıyla tanışmamız da etken tabi ki ama benim bildiğim bir gerçek varsa da gerçek arkadaşlıklar hiçbir şekilde bunlardan etkilenmezler.Senin her zaman yanında olabilen-ki olamasa da yanında hissettiğin-seninle duygularını paylaşan,senin yerine geçip 'sen' olabilen,düştüğünde kaldırmasını,hayattan uzaklaştığında seni kendine getirmesini bilen kişi gerçek arkadaştır.
              Bazen de bir insan giriverir hayatınıza aniden. Belki de gönülsüzdünüz başta ona kapıyı açarken, belki ön yargılı, belki de sırf yorgunluktan ve ona ayıracak zamanınız ve enerjiniz olmadığı için neredeyse onu reddedecektiniz. Oysa bilemezsiniz ki, hayatta kim neler dikecek bahçenize, kim neler sökecek! Şu hayatta insanın başına ne gelirse hep en yakınlarından gelir derlerdi de inanmazdım.Nedenini bilmiyorum ama sanırım herkesi kendim gibi düşündüğüm için olsa gerek.Şu yaşıma kadar yaşadığım kötü anlarda bazen hep en yakınlarım rol oynadı.Şuraya gelmek istiyorum aslında:insan çoğu zaman kendisini düşünecek ki en yakınları bile ona zarar veremesin.Sanırım bazen bencil olup kendini düşünmek daha sağlıklı oluyor.Zaten sana zarar veren, senin iyiliğini düşünmeyen kişi hiç arkadaşın olamamıştır ve uzak durmak gerekir.Nasıl ki pazardan bir şey aldığında sağına soluna bakarak çürük olup olmadığını kontrol edersin işte buna benzer yollarla gerçek arkadaş ve tanıdık ayrımını yapabilirsin.Sonuçta bütün arkadaşların iyi olacak değil ya elbette içlerinden çürükleri de çıkacaktır.Önemli olan onları hayatından çıkarabilmek ve diğerlerine zarar vermeden ayıklayabilmektir.

Bir gün bunalırsan sıkıntını paylaşmak istersen
BENİ ARA 
İki elim kanda olsa da gelirim,sıkıntılarını yok ederim,
Bir gün ağlayacak gibi olsan da
BENİ ARA
Seni belki güldüremem ama söz veriyorum seninle birlikte ağlayabilirim,
Bir gün uzaklara kaçmak istersen beni aramaktan çekinme
Seni belki durduramam ama senle birlikte koşabilirim
Bir gün yüksek bir köprüden atlamaya kalkarsan da
ARA BENİ
Seninle birlikte atlayamam belki AMA 
Aşağıda bekler seni tutabilirim
Bir gün herhangi bir konuda kararsız kalırsan 
ARA BENİ
Seni senden daha fazla düşünür fikirler verebilirim...
Bir gün kimseyi dinlememeye karar verirsen de 
ARA BENİ
Ağzımı açmayacağımı,söyleyemediklerini bile dinleyeceğimi bil
Bir gün beni üzdüğünü düşünürsen de çekinme yine 
ARA BENİ
Göreceksin sana kıyamam,kızamam üzmem seni
Bir gün beni ararsan ve karşılık bulamazsan
SÖZ VER 
O zaman sen ulaşmalısın bana 
Çünkü o zaman bir meleğe ihtiyaç duyduğumu bilmelisin 
SENİ SEVİYORUM DOSTUM ( Bir slayttan alıntıdır.)
Şimdi soruyorum sizlere: dostluk arkadaşlık gibi bu kavramları kim böylesine yaşayabiliyor ki artık?

1 yorum:

  1. mehmettt yüreğine kalemine sağlık döktürmüşsün yine çok çok çok beğendim :)
    not:güzelköyden bir dost :)

    YanıtlaSil